12 Mart 2012 Pazartesi

Gelişim Alanları Sayfa 132

                        Bilişsel Gelişime Uygun Araç-Gereçler
(0-3 Yaş)

Genel olarak, çocuklara zarar vermeyen, sivri köşeli, yapay kokulu, ağzına alabileceği düşünülerek zararlı kimyasallardan uzak malzemeler olmasına, boğazına kaçamayacak büyüklükte malzemeler olmasına dikkat edilmelidir.
-Ses çıkarabilen tahta oyuncaklar
-Kumaştan yapılmış içi dolgu oyuncaklar
-Hareket edebilen oyuncaklar
-Sesi çocuğu rahatsız etmeyen müzik kutuları
-Ses çıkartan kaliteli plastik oyuncaklar
-Kaliteli, diş kaşıma halkaları
-Değişik renklerde bloklar ve küpler
-Plastikten yapılmış oyuncak mutfak takımları
-Oyuncak telefonlar
-Kum havuzu ve ilgili oyuncaklar, kova,kürek gibi.
-Çeşitli ulaşım araçlarının oyuncakları
-Yürütünce ses çıkaran oyuncaklar
-Çocuk şarkıları dinletilebilen müzik kutuları
-Lego gibi takılıp çıkarılabilen oyuncaklar
-Müzik aletleri (zil, def, davul, marakas gibi )
-Uygun büyüklükte boncuk ve uzun olmayan, boncukların takılabileceği ip
-İçi boş, sağlık açısından zarar vermeyecek kutular
-Az sayıda iç içe geçebilen kutular ve kaplar
-Az sayıda iç içe ya da üst üste takılabilen halkalar
-6-8 parçalık boz-yap lar

Çocuk Beslenmesi Sayfa 78

                          Anne Sütü İle Beslenmenin Önemi

Anne sütünün temiz bir besin olması ve verilirken biberona gerek duyulmaması nedeniyle yalnız anne sütü ile beslenen bebeklerde enfeksiyon görülme riskinin az olduğunu aktaran Önal, anne sütünün daima hazır ve uygun ısıda olduğunu kaydetti. 

Önal, anne sütünün sindirimi kolay olduğundan dolayı bebekte ishal, kabızlık ve gaz sancılarının daha az görüleceğini bildirdi. 

Anne sütündeki demir ve kalsiyumun, bebeğin bağırsaklarında daha iyi emildiğini ve raşitizm ve anemi hastalıklarının daha az görüldüğünü ileten Önal, açıklamasında şu ifadelere yer verdi: 

"Anne sütüyle beslenmenin sağlığa olumlu etkileri sadece verildiği süreye kısıtlı değildir. Anne sütüyle beslenen bebeklerin yaşamının ileri dönemlerinde büyümesi daha normal seyreder. Anne sütüyle beslenen çocuklarda ilerde şişmanlık, kalp damar hastalıkları daha az görülür zeka gelişimleri, anne sütü almayanlara göre daha iyidir. Konuşma problemleri daha az görülür. Çene ve ağız gelişimine ait bozukluklar, diş çürükleri ve orta kulak iltihabı daha az görülür. " 

Bebeklerin her istediklerinde ve istedikleri süre kadar emzirilmesini tavsiye eden Önal, annelerin, sütlerinin yeterli olduğunu, bebeğin günde 5-6 defa idrara çıkmasından ve aylık kilo almasından anlayabileceklerini söyledi. 

İlk 6 ayda, anne sütünün yerine önerilebilecek tek ek besin maddesinin hazır mama olduğunu dile getiren Önal, mamanın bebeğe biberonla değil, kaşıkla verilmesini tavsiye etti. 


Çocuk Beslenmesi Sayfa 70


  Emziren Annenin Bir Günlük Beslenme Menüsü
Kahvaltı : 1 su bardağı süt veya yumurta
1 kibrit kutusu kadar peynir
1 tatlı kaşığı reçel veya bal
2 ince dilim ekmek
Ara Öğün : 1 orta boy meyve veya komposto (şekersiz)
Öğle Yemeği : 1 tabak etli sebze veya kuru baklagil yemeği
2 kaşık pilav veya makarna veya 1 dilim ekmek
Salata (1 tatlı kaşığı zeytinyağıyla)
1 kase yoğurt veya cacık
Ara Öğün : 1 bardak ayran veya 1 ince dilim börek
 Akşam: 1 kase çorba
3-4 köfte kadar ızgara et veya tavuk veya balık
Salata (1 tatlı kaşığı zeytinyağıyla)
2 dilim ekmek
Ara Öğün: 1 orta boy meyve
1 bardak süt
10 fındık

Çocuk Beslenmesi Sayfa 65

                                 Emziklik Döneminde Beslenme


Anne sütü insan organizmasının büyümesine, gelişmesine, olgunlaşmasına yarayan her türlü besin öğesine ve diğer maddeleri içeren en uygun besin ve doğal beslenme şeklidir. Yeterli ve dengeli beslenen emzikli bir kadın günde yaklaşık 700 - 850 ml kadar süt üretir. İyi beslenmeyen ve sık doğum yapan kadınlarda günlük süt tüketimi azalır ve 400 ml'ye düşer. Bazı kadınlarda ise günlük süt salgılaması bir litrenin üzerine çıkabilir.
Emzirme sırasındaki enerji ve besin öğeleri ihtiyacı gebelikte olduğundan daha fazladır. Anne gebelikte iyi beslenmişse, ihtiyaçlarını kısmen karşılayabilecek yağ deposuna sahiptir. Emziklilik döneminde süt üretimi için gerekli olan enerjiyi gebelikte vücut yağı olarak depolanan yağdan ve tükettiği besinlerden karşılamaktadır. Eğer emzirme döneminde yeterli ve dengeli beslenilmezse vücut gerekli enerji, protein, mineral ve vitaminleri alamazsa depolardan harcamaya başlar buda annenin sağlığının bozulmasına ve yetersiz süt salgılanmasına neden olur.

BeslenmeEMZİKLİLİKTE BESLENME ÖNERİLERİ
Anneler eski vücut ağırlıklarına dönmek için acele etmemeliler. Bu süre en az 6 ay ve daha fazla sürebilir. Emziklilik döneminde yeterli ve dengeli bir beslenme programı uygulayarak bebeklerini verimli bir şekilde emzirebiliyorlarsa bu süre bitiminde ideal kilolarına çok daha kolay ulaşabilirler.
Yeterli düzeyde anne sütü üretimi için günde en az 8-12 bardak sıvı alınması gereklidir.
Emziklilik döneminde suyun yanı sıra besin değeri yüksek süt ve taze sıkılmış meyve suyu gibi içecekler tercih edilmelidir. 1-2 fincandan fazla kafeinli içecek (çay, kahve, cola vb. gibi) tüketilmemesine özen gösterilmelidir. Daha çok ıhlamur, nane, papatya, kuşburnu gibi bitki çayları tercih edilmelidir.
Vitaminlerden zengin sebze ve meyveler diyette her öğün yer almalıdır.
Kalsiyum yönündne zengin olan süt, yoğurt, peynir ve kefir belirli miktarlarda düzenli olarak tüketilmelidir.
Soğan, sarımsak, brokoli, kabak, karnabahar, acı baharatlar veya kuru baklagiller, anne sütünün tadını değiştirebilir. Bebeğinizde ciddi birtakım huzursuzluklar gelişirse, bu tür besinler ya daha az sıklıkla tüketilmeli ya da hiç üketilmemelidir.
Salam, sucuk, sosis gibi katkı maddesi içeren diğer hazır besinler mümkün olduğu kadar yenilmemelidir.
Şeker yerine pekmez tüketilerek boş enerji alımı ve kansızlık oluşması riski azaltılmış olur.
Emziklilik döneminde alkol ve sigara kullanılmamalıdır.

Çocuk Ruh Sağlığı Sayfa 64

                                     Veliler İle Yaptığım Görüşme
 (Serpil teyzem ile yaptığım görüşme) 
Ben:Çocuğunuz okula isteklimi başladı?
Teyzem:Hayır istekli değildi.
Ben:Neden istekli değildi?
Teyzem:Benden ayrılmak istemiyordu okulun ilk haftası beni hiç bırakmadı bende onunla birlikte derslere girdim.
Ben:Çocuğunuzla bu konu hakkında hiç konuştunuz mu? 
Teyzem:Elbette konuştum bu işin böyle olmayacağını anlattım ona arkadaşlarının ağlamadığını,hiçbir arkadaşının annesinin okula gelmediğini söyledim oda bunu biraz düşünüp bana hak verdi ve benimle okula gitmeyi bıraktı artık okuldayken beni aramıyor.
Ben:Okuldan memnun mu? 
Teyzem:Evet okulunu çok seviyor.
Ben:Okula gitmek istemediği günler oldu mu?
Teyzem:Evet oldu ödevlerini yapmadığı zamanlar okula gitmek istemiyor,veya öğretmeni yaramazlık yapıyor diye ona kızıyormuş bu yüzdende bazı günler okula gitmek istemiyor.
Ben:Ödevlerini yapmaya istekli mi?
Teyzem:Matematik ödevini yapmayı seviyor ama diğer derslerinden olan ödevleri yapmak istemiyor.
Ben:Bu konu hakkında bana yardımcı olduğun için teşekkür ederim teyzeciğim.
Teyzem:Rica ederim tatlım yardımcı olabildiysem sevindim.
(Yan komşumuz ile yaptığım görüşme) 
Ben:Çocuğunuz okula isteklimi başladı?
Gülseren Abla:Evet istekli başladı zaten geçen senede anaokulunda olduğu için yabancılık çekmedi anaokuluna başlarkende beni bu konu hakkında zorlamamıştı okula alışması onun için çok kolay oldu.
Ben:Okuldan memnun mu?
Gülseren Abla:Okulu ile ilgili bir sorun yok okulunu seviyor ama arkadaşları ile anlaşamıyor.
Ben:Arkadaşları ile neden anlaşamıyor?
Gülseren Abla:Benim kızım paylaşmayı sevmez arkadaşlarıda bunun için onunla takılmak istemiyormuş.
Ben:Ama paylaşmak güzel birşey.
Gülseren Abla:Evet canım haklısın ama kızıma ne kadar anlatsamda anlamıyor.
Ben:Anladım,Okula gitmek istemediği günler oluyor mu?
Gülseren Abla:Kızım hasta olduğunda bile okula gitmek istiyor okulunu çok seviyor.
Ben:Ödevlerini yapmaya istekli mi?
Gülseren Abla:Matematik dersini yapmayı hiç sevmiyor ama zorla yaptırıyoruz.
Ben:Bu konu hakkında bana yardımcı olduğunuz için teşekkür ederim.
Gülseren Abla:Rica ederim canım.
NOT:Teyzemin oğlu:BERKE
          Komsumuzun kızı:SENA

Çocuk Ruh Sağlığı Sayfa 55

                     Ailede Çocuğun Yerinin Ruh Sağlığına Etkileri

AİLE VE RUH SAĞLIĞI
Çocuğun ilk beş yıl zamanında kişiliğinin temellerinin atıldığı bilinen bir gerçektir.
İlk iki yılda anne & çocuk ilişkisi halinde başlar, daha sonra da baba da çocuğun ruhsal yapısının şekillenmesinde yerini alır,çocuklarda ben kavramı aile için de kişiler arasında ilişkilerle konulur.
Aile içinde kurulan bu ilişkiler, sonucunda çocuğun kişilik gelişimi için adımlar atılmış olur aile içinde kurulan bu ilişkiler daha sonraki yaşamlarını etkiler davranışların oluşmasında büyük önemi vardır. Bu bakım dan ilk beş yılda ailenin ilişkilerine, iletişimlerine çok önem vermelidir.
Burada yapılacak olan yanlışlar çocuğun ilerki yaşamlarını kişiliğini etkileyecektir.
Aile içindeki ilişkiler ve iletişimler sonucunda çocukta güven yada güvensizlik duygularının gelişmesine yol açar çocukla annenin ilişkisi ilk olarak emzirme sırasın da ortaya çıkar emzirme durumunda, çocuk tatmin edilmemiş olabilir ve kırıklığa, saldırganlığa, kaygı ve endişeye, güvensizlik duygusuna dönüşebilir.
Annenin emzirme sırasında kaygılı, huzursuz, sıkıntılı, aceleci, olması çocuğu etkiler bunlar kişiliğinin bir parçası olabilir. Emzirme sırasında bir sorun yaşanırsa çocukta nefret gibi olumsuz duygular gelişebilir yada suçluluk duyguları gelişebilir.
Kişilik gelişimin de annenin rolu çok büyüktür. Annenin öfkeleri, kızgınlıkları, hayal kırıklıkları, saldırganlıkları çocuğu etkiler.
SOSYO EKONOMİK KOŞULLAR
  • Ailenin sosyo ekonomik şartları çocuğun kişiliğini etkiler.
  • Fakirlik, arzuların tatmin edilmemiş olması kişiliği sertleşme sine diğer bir değişle hırçınlığa ve saldırganlığa yol açabilir.
  • Devamlı olarak açlıktan soğuktan etkilenen çocuklarda endişe görülür. Bu kişilik yapısında derin izler bırakabilir.
  • Çocuğun kendini güven içinde hissetmemesi gibi, kötü bir sonuca yol açabilir.
  • Çocuğun temas halinde bulunduğu arkadaş çevresi ile arasında ekonomik bakımdan büyük faklar varsa, çocukta aşağılık duygusu meydana gelebilir.
  • Bu duygu, özellikle gençlik döneminde en şiddetli şekilde ortaya çıkar çocuk bu yaşlarda akranlarına kendini beğandirmek ve sosyal hayata katılmak ister.
  • Fakirliğin çocuğun kişisel gelişiminde önemli etkileri olduğu anlaşılmıştır.
  • Yapılan bir araştırma elverişli olmayan ev koşullarında yetişen çocuklarla diğer çocuklar karşılaştırıldığında kendine güven konusunda önemli faklılıklar bulunduğunu ortaya koymuştur.
ANNE BABANIN ÇOCUĞU SEVMEMESİ:
Bazı anne babalar çocukların dan hoşlanmadıklarını, nefret ettiklerini çeşitli biçimlerde gösterirler.
Bazıları, çocuğu istemediklerini açıkça söylerler ve çocuktan kurtulmanın çarelerini ararlar.
Ekonomik durumları iyi olan aileler genellikle çocuğu yatılı bir okula gönderebilirler. Bu tür anne babalar, çocuğu şiddetle cezalandırır, sürekli olarak eleştirir. Özellikle başkalarının yanında onun başarısızlığından bahseder, çocuğu haksız yere eleştirir ve çocuğu ihmal eder veya luzumundan fazla korur.
GATES, anne babaların çocuklarını sevmediğini gösteren bazı belirtilerden söz eder. Bun lar :
  • Çocuklarından yapamayacakları başarıları beklemek.
  • Çocuk hakkında hiç bir zaman olumlu şeyler söylememek.
  • Onu arkadaşları veya çevresi yanında sürekli eleştirmek.
  • Başkalarının çocuğunu övmelerini hayretle karşılamak.
  • Çocuğun ihtiyaçlarını bir eziyetmiş gibi karşılamak.
ANNE & BABALARINA Çocuklarına sevgi göstermeleri, aralarındaki ilişkinin kötü olması dır.
Eşini sevmeyen bir kadın, bu sevgisizliği çocuğa aktarır.
Bir erkek, sevmediği eşinin çocuğundan hoşlanmayabilir. Çocuğun doğumu ile anne & babanın zevk aldığı şeylerden mahrum oluşları, onu istenmeyen bir varlık haline sokabilir.
Sosyo ekonomik düzeyi düşük olan çevreler de çocuğun doğumu, zorunlu ihtiyaçların kısıtlanmasına yol açar.
Sosyo ekonomik düzeyi iyi olan kişilerde bu, konforun azalması, kişisel ihtiyaçlardan vazgeçme anlamına gelir. Sevdiği bir mesleğe sahip olan bir anne doğum sonrası, görevini geçici olarak yapamaz veya görevinden ayrılabilir. Bu da çocuğun istenmemesine sebep olabilir.
Başlangıçta çocuk isteyenlerin, doğduktan sonra çocuğu sevmedikleri görülmüştür.
Zorla yapılan evlilikler sonucunda çocuğun istenmediği bilinen bir gerçektir.Ayrıca evlenenlerin, yeterince olgunlaşmamış olması çocuğu istememelerine sebeb olabilir.
Evlendikleri halde eğlenmeye, gezmeye düşkün olan anne baba da aynı durumdadır.
ÇOĞUN NORMAL OLMAYIŞI, ENGELLİ OLUŞU, ÇİRKİN BİR BEDEN YAPISININ OLMASI, ZİHNEN BİR BOZUKLUK GÖSTERMESİ İSTENMEYEN BİR ÇOCUK OLMASINA YOL AÇABİLİR.
Ayrıca cinsiyet çocuğun istenmeyişine yol açabilmektedir. Bir başka durum da anne & babadan birinin çocukla fazla ilgilenmesidir.
Bu durumda, eşin de kendisine karşı sevginin azaldığı fikrini ortaya çıkartırsa, baba veya anne çocuğu istemiyebilir.
Bazı durumlarda da eşlerin annelik, babalık rollerini benimseyememeleri de istenmeyen bir çocuk ortaya çıkartabilir.
  • İstenmeyen çocukta saldırganık,
  • isyankarlık,
  • kavgacılık,
  • suça eğilim,
  • korku,
  • yalnızlık,
  • güvensizlik
  • Gibi sorunlar ortaya çıkabilir.
AŞIRI KORUYUCULUK
Burada babadan çok annenin durumundan söz edeceğiz çünkü genellikle çocuk eğitimi ile ilgilenen annedir.
Aşırı koruyu anneler çocuğun gelişmesine engel olurlar herşeyi hoş görmek,göz yummak, her isteğini yapmak, kendi başına yapabileceklerini dahi annenin yapması, şımarık, söz dinlemeyen, gelişimsel gerilikler gösteren bir çocuğun ortaya çıkmasına yol açar.
LEVY'YE göre aşırı koruyuculuğun nedenleri şunlardır:
  • ÇOCUĞA SAHİP OLMAK İÇİN ANNENİN UZUN SÜRE BEKLEMİŞ OLMASI, bu arada çocuk kaybetamesi
  • HASTALIK, ÖLÜM GİBİ OLAYLARIN ANNEYİ KORKUTMASI
  • EŞİ İLE CİNSEL BAKIMDAN ANLAŞAMAMAK
  • SOSYAL HAYATTAN UZAK YAŞAMA:EŞLER ARASIN DA ORTAK İLGİLERİN AZLIĞI, BAŞKALARIYLA TEMASLARDAN UZAK KALMA
  • ÇOCUKLUĞUNDA ANNENİN DUYGUSAL BAKIMDAN İHMAL EDİLMİŞ OLMASI, ÖZELLİKLE ANNENİN MUTLU BİR ÇOCUKLUK GEÇİRMEMESİ
  • ÇOCUKLUĞUN DA ANNEYE VERİLEN AĞIR SORUMLULUKLAR VE BUNUN SONUCUN DA HÜKMETME ALIŞKANLIĞININ EVLİLİKTE DE DEVAMI
  • TATMİN OLMAYAN TUTKULAR
ANNE & BABA nın çocuğa farklı davranmaları çocuk üzerinde olumsuz etki yapar bu bakımdan anne babanın çocuk yetiştirirken bu durumu göz önünde bulundurmaları gerekir.
Ayrıca anne & baba nın çocuk yetiştirirken ölçülü davranması, aşırıya kaçmaması gerekir.
EV DE AHLAKİ HAVANIN BOZUK OLMASI DA ÇOCUĞU ETKİLER. ANNE VE BABANIN SUÇLU, ALKOLİK OLMASI ÇOCUĞUN GELİŞİMİ İÇİN OLUMSUZ BİR ETKİDİR, ANNE & BABANIN SÜREKLİ KAVGA ETMESİ ÇOCUKLARI HUZURSUZ KILAR.
ÇOCUKLARINI İHMAL EDEN ANNE VE BABALAR:
Çocuklarını ihmal eden, ona veya onlara kötü muamele yapan anne & baba çoğu zaman bunu istemeyerek yapar.
Burada patolojik durumlar hariç tutulmaktadır, psikolojik olarak sorunları olan aileler ayrı bir konudur.
Hatta sık sık aynı işi yapsa bile bundan yine de mutluluk duymaz. Pişmanlık hisleri kendisini ve ya kendilerini kaplar. İlgili uzmanlarca anne & baba ya psikolojik, sosyal hizmetler götürülmedikçe bu çoğu zaman böyle devam edebilir.
Yani anne & baaba çocuğu ihmal eder veya ona kötü muamele yapar, çocuk ise bundan çok etkilenir. Bu çemberi kırmak için aileye hizmet gerekir.
Aile kendi kendine bu durumu her zaman düzeltebilseydi dünya üzerinde aileyi yönlendirme diye bilimsel bir çalışma olmaması gerekirdi.
Annebaba çocuğa nasıl rehberlik edecekleri konusunda kendilerine güvenlerinin artması oranında çocuğa daha iyi yardımcı olabilecekleri gibi kendilerine de güvenleri artacaktır.


Çocuk Ruh Sağlığı Sayfa 50

               Çocuk Yetiştirmede Kullanılan Yöntemler
 Çocukların eğitimi ve yetiştirilmesinde genel eğitimin eksik olduğu kabul edilmektedir. İnsanlar herhangi bir meslek sahibi olmak için eğitim görürken, anne ve baba olmak için ve çocuk eğitimi, bakımı konularında hiçbir eğitimden geçmezler. Genel olarak üç tip çocuk yetiştirmede yöntemine rastlanmaktadır. Otoriter yaklaşımda, çocukta istenilen davranışın geliştirilmesi katı kurallarla sağlanır.
Demokratik yaklaşımda anne baba çocuklarından beklediği davranışın nedenlerinin çocuk tarafından anlaşılması için çeşitli açıklamalar yapar ve benimsemesini sağlamaya çalışır.
Çocuğu kendi haline bırakan ailelerde ise çocuk deneme yanılma yoluyla çevresini tanımakta ve keşfetmektedir. Kendisine fazla güvenen, kendini denetleyen, sorgulayan, araştırıcı, kendiyle barışık çocukların anne-babaları çocuğu hem denetler, hem de ondan bazı şeyleri talep eder. Aynı zamanda çocuğa karşı şefkatli, sıcak, akılcı davranılması ve çocukla iletişime her zaman hazır, istekli ve teşvik edici olunması gerektiğini bilirler.
Çocuğundan uzak ve daha az sıcak, otoriteler tarzda davranan anne-babaların çocukları ise kendinden daha az hoşnut, içine kapanıklık ve hırçın davranışlar belirlenir. Çocuğun iradesini kırmak için zor kullanmanın gerekli olduğunu düşünürler. Bu tür davranışların yoğun olduğu ailelerde çocuklar daha öfkeli ve pasif kişilik yapısına sahip olurlar.
Anne babalar akılcı ve soruna yönelik anlayışla çocuklarını yönlendirmelidirler. Konuşarak, iletişimle teşvik ederek, davranışların arkasında yatan mantığı anlatmaya çalışmalıdırlar. Çocuğa ciddi ve tutarlı biçimde rehberlik edilmeli, aile içinde bazı sorumluluklar geç kalmadan verilmelidir.